Günlük hayatlarımızda farkında olmadan yaşam alanlarımıza görünmez ama bir o kadar da etkili izler bırakıyoruz aslında. Bıraktığımız bu olumsuz izlerden biri de son zamanlarda adını sıklıkla duyduğumuz karbon ayak izi.
Karbon ayak izinde pay sahibi sektörlerden biri ise, kuşkusuz ulaşım ve bunun bir kolu olan havacılık sektörü olmaktadır. Uçaklar, modern ve konforlu seyahatlerin vazgeçilmez parçası olmasına rağmen, sera gazı salınımı ve karbon ayak izi konusunda önemli etkilere sahiptir. Peki küresel ısınmaya doğrudan veya dolaylı şekilde sebep olup, çevreye önemli bir etki bırakan bu tanımlar neler?
Sera Gazı Etkisi ve Karbon Ayak İzi Nedir?
Sera gazı, Karbondioksit, Metan, Nitröz Oksit ve çeşitli gazlardan oluşan Dünya sıcaklığının belli bir seviyede kalmasını sağlayan, doğal düzenin devam etmesi için gerekli olan bileşiklerdir. Güneş ışınları atmosferde süzülerek yer küreyi ısıtır. Yer küredeki ısı kayıpları atmosfer tarafından engellenirken, atmosferin bu ısıyı geçirme ve tutma özelliğine sera gazı etkisi denir.
Uçakların yaydığı sera gazı salınımının büyük kısmını, fosil yakıt kullanımıyla oluşan karbondioksit oluşturuyor. Her uçuşta kg başına yakılan jet yakıtı 3,15/kg karbondioksit salınım yapıyor ve günde binlerce uçuş yapıldığı düşünüldüğünde küresel ısınmaya etkisi oldukça yüksek oluyor. Uçakların büyüklüğü, doluluk oranı, uçakların modeli de karbon salınım oranında değişiklik oluşturuyor. Özel jetler ise, hava taşımacılığında karbon salınımına en fazla sebebiyet verenler arasında yer alıyor.
Şekil 1: 2021 yılı verileri dikkate alınarak hesaplanmıştır.
Fosil yakıtların kullanım alanlarından biri olan havacılık sektörü de gaz emisyon artışında, diğer sektörler arasında %11 oranla pay sahibidir.
Son zamanlarda sıklıkla duyduğumuz Karbon Ayak İzi ise; kişi, ülke, organizasyon benzeri etkenlerin ürettikleri sera gazı emisyonlarının bir ölçüsüdür. Sera gazı ve diğer çeşitli gazların bir yıl içinde atmosfere salınan toplam miktarını temsil eder. İklim değişikliği mücadelesinde emisyon azaltma ölçüsü olarak kullanılır.
Karbon Ayak İzinin Havacılığa Çevresel Etkileri Nelerdir?
- İklim Değişikliği: Uçaklarda fosil yakıt kullanımından kaynaklanan karbondioksit emisyonu, azot oksit ve su buharı gibi atmosferdeki ısıyı etkileyen ve küresel ısınmaya yol açan gazlar ortaya çıkarmaktadır. Bu gazların yan etkileri; mevsimlerde görülen değişiklikler, buzulların erimesi ve dünyanın gittikçe ısınması olarak karşımıza çıkmaktadır.
- Hava Kalitesi: Yapılan uçuşlar ve havalimanlarında yapılan diğer yer operasyonları (uçak yakıt ikmal, yer hizmetleri, havalimanı ısıtma-soğutma sistemleri) hava kirliliğine sebep olmaktadır.
- Ses Kirliliği: Havalimanlarında yoğunluk ve kapasitenin artması sonucu oluşan ses ve gürültü kirliliği, bu civarda yaşayan insanları ve diğer canlıları olumsuz etkilemektedir. Yeni nesil uçakların yavaş yavaş filolara dahil edilmesiyle, ses kirliliği büyük oranda azalış gösterecektir.
Havacılık Sektöründe Karbon Azalımı İçin Neler Yapılıyor?
- Sürdürülebilir Hava Yakıtı (SAFs) olarak geçen çevre dostu yakıtların kullanılması, çevreci bir çözüm sunmakta ve emisyonun büyük oranda azaltılmasına olanak sağlamaktadır. SAF, bitkilerden de elde edilebilen biyoyakıt ve biyo-jet olarak da geçen çevreci yakıt türüdür. Uçaklarda çok büyük çaplı bir değişikliğe gerek duymadan SAF için uyumlu hale getirilmesi için çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bunun bir örneği de Boğaziçi Üniversitesi ve THY tarafından gerçekleştirilen sürdürülebilir kaynaklardan üretilen biyoyakıt elde etme çalışmaları gösterilebilir. THY 2 Şubat 2022’de, Pegasus Havayolları ise, 1 Mart 2022 ‘de Sürdürülebilir Havacılık Yakıtı (SAF) ile ilk uçuşunu gerçekleştirmiştir. Saf’ın en büyük dezavantajları arasında; diğer jet yakıtlarına göre daha maliyetli olması, üretim zorluğu, enerji ihtiyacı ve bu enerjinin de fosil yakıtlardan elde edilmesi, altyapı değişikliklerine sebebiyet, sınırlı temin ve jet yakıtıyla karışımında doğru orantıyla yapılması sayılabilir.
- Elektrik, hidrojen ve sıfır emisyonlu yeni nesil uçakların geliştirilmesi de çalışmalar arasında yer alıyor. Her ne kadar kısa vadede bir çözüm getirmese de uzun vade de filoların sürdürülebilirliğinde önemli bir rol olabilir.
- Uygulamaya geçen önemli gelişmelerden biri de ICAO tarafından uygulamaya alınan, karbon denkleştirmeyi ve azaltmayı hedefleyen CORSİA programından oluşuyor. Karbon ofset programıyla, teknolojik, operasyonel ve SAF kullanımı ile azaltımı sağlanamayan karbondioksitin nötrlenmesini hedefliyor. Bu çalışmayla yaptığınız uçuştaki karbon salınımını hesaplıyor ve bir ücret çıkarıyor. Çıkan bu ücret proje ortağı olan ve karbon dengeleme projelerinde kullanılmak üzere SEMTRİO ‘ya aktarılıyor. Carbon Offset‘ i daha iyi anlamak istiyorum derseniz buradan inceleyebilirsiniz.
- Eski nesil uçaklar yerine (Airbus 320 ceo veya Boeing 737-800NG) yeni nesil neo uçakların kullanımı yakıt tüketimi ve karbon emisyonu açısından %15-20 oranında verimlilik sağladığı belirtiliyor. THY ve Pegasus Havayolları tarafından filoların yenilenmeye başlanması ve SAF yakıtı kullanılmaya başlanması, CORSİA karbon nötrleme programlarına katılmaları da karbon emisyonu için harekete geçildiğini gösteriyor.
- Operasyonel verimliliği arttırmak, hava trafik kontrolörlerinin etkili yönetimi, hava koşulları ve rüzgâr hızlarına uygun rotaların belirlenmesi, yer hizmetlerinde yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı de uçuş sürelerini ve kullanılan yakıt oranını azaltacağından bu kapsamda yapılacak çalışmalar da önem arz ediyor.
Bu dünya bizim ve bir süre daha burada neslimizin devam edeceğini düşündüğümüzde, yok ettiklerimizin yerine yenilerini koymak ve onu koruyabilmekten sorumluyuz. Son yıllarda bu farkındalığa sahip olmaya başlasak da halen kaynak tüketimi, ormanların tahribatı ve doğal kaynakların korunamaması ve küresel ısınma konusunda bazı şeylerin farkına varabilmiş değiliz. Umarız bununla ilgili farkındalıklar, devlet destekli projeler ve bilinçlendirmelerle yapılan çalışmalar artarak devam eder.