Değerli arkadaşlar ve takipçilerim take off kanalına hoşgeldiniz. Bugunki video da hep beraber uçak pencereleri ile ilgili merak edilen detaylara bakacağız. Hazırsanız başlayalım…
Diyelim ki bir uçuşunuz var. Havaalanında Güvenlik kontrolünden geçtiniz uçağa biniş için körükten apronu izleyerek uçağa yürüdünüz ve koltuğunuza oturup pencereden dışarıyı izlemeye başladınız.
Peki hiç düşündünüz mü? Uçak penceleri neden yuvarlaktır 🙂 ya da bu pencelerde neden delik vardır 🙂
Uçaklar mühendisliği sınırları her zaman zorlar.
Ayrıca yaşanan olaylar ve bu olaylardan çıkarılan dersler neticesinde de
yolcular için en güvenli ve konforlu ulaşımı sunmaya çalışırlar.
Uçakların her parçasının günümüze geliş şeklinin bir hikayesi vardır, önceki videolarda iniş takımlarının günümüze yolculuğunu sizlere aktarmıştım.
Tıpkı basit kızaklardan milyon dolarlık sistemlere evrilen iniş takımları gibi,
uçak camları da zaman içerisinde değişmiş, gelişmiş ve günümüzdeki halini almıştır.
Ama İlerde ne olur kestirmek zor 🙂
Havacılıkta tüm kurallar kanla yazılır sözünü duymuşsunuzdur. uçak camlarının günümüze geliş öyküsüde bu sözü doğrular nitelikte.
1900’lerin ortalarında jet motorlarının yolcu taşımacılığında yaygınlaşmasıyla bir çok şey kolaylaşmıştı.
Artık uçaklar daha yüksek sürate ve irtifaya çıkabiliyor bu da herkesi memnun ediyordu.
Yüksek irtifalara çıkılmasının getirdiği avantajların en önemlisi ise kuşkusuz azalan sürtünme ile düşen yakıt sarfiyatı olmuştu.
Ancak yüksek irtifada seyredebilmek için uçağın kabininin basınçlanması gerekiyordu ve bunun ortaya çıkaracağı yapısal sorunlar henüz tecrübe edilmediği için bilinmiyordu.
İlk jet motorlu yolcu uçağı olan cometin başına gelen ölümlü kazalardan sonra
üreticiler kazaların nedenlerini bulmak için araştırmalar yapmaya başladılar.
Bu araştırmalar esnasında cometi yapay bir havuzun içerisine koyup kanatlarını havadaki hareketlerini simule edecek şekilde oynattılar.
Gelin hep beraber bu teste bir göz atalım;
Bu deney çok şaşırtıcı bir gerçeği ortaya çıkardı.
Oluşan basınç nedeniyle Dikdörtgen şeklinde olan pencerelerin kenarlarında yırtılmalar ve yapısal hasarlar ortaya çıktı ve onlarca cana malolan kazaların nedeni de belirlenmiş oldu.
Yapılacak şey belliydi; pencerelerin bacıncı absorbe edecek şekilde yeniden dizayn edilmesi gerekiyordu ve cometin sonraki modellerinde bu sorun oval kenarlı pencereler kullanılarak çözülmeye çalışıldı.
Günümüzde de kullanılan oval pencerelerin hikayesi bu şekildedir.
Pencerelerdeki deliğin alametifarikası ise bambaşkadır.
Bizim dokunduğumuz iç cam aslında uçağın dış camı değil. Dış yüzeyden sonra uçak camlarında arada ikinci bir yüzey daha vardır.
Camın yolcu tarafındaki bölümü ise genellikle plastikten imal edilir.
Görevi diğer katmanların çizilmesini, zarar görmesini engellemektir. Yani uçağın camı aslında o kadar ince ve kırılgan değil 🙂
Yüksek irtifada uçmak için kabinin basınçlanması gerektiğini biliyoruz.
nefes deliği olarak bilinen bu deliğin orada olma nedenide kabindeki basıncı dış cama ileterek basıncı eşitlemektir.
Ayrıca bu delik iki katman arasındaki istenmeyen nemi yok ederek pencerede buğulanma vs gibi olayları da önler.
Kabindeki sıcak hava, soğuk dış camla temas ettiğinde bazen bu deliğin etrafında buz kristalleri oluşturabilir.
Ama Buzlanma cama zarar vermez.
Yani aslına bakarsanız bulutların üzerinde o harika manzaraları net olarak izleyebilmemizi bu küçücük deliğe borçluyuz.
Kendisine ne kadar teşekkür etsek azdır diyerek videoyu bırada bitirelim 🙂
Evet Bugunlük benden bu kadar, videoyu izlediğiniz için hepinize çok teşekkür ediyor ve ilginizi çeken konuları araştırıp video yapmam için bana yazmanızı rica ediyorum.
Video hoşunuza gittiyse beğenmeyi ve kanala abone olmayı lütfen unutmayın.
Tekrar görüşmek dileğiyle…