“İstikbal Göklerdedir. Göklerini koruyamayan uluslar, yarınlarından asla emin olamazlar” sözüyle 100 yıl önce başlayıp, bugüne kadar uzanan bir hikâye havacılık.
Türk milleti özgürlüğün simgesi olarak gördüğü havacılığa çoğu ülkeden daha önce ilgi duymuş, araştırmalar yapmış ve bu araştırmaları hayata geçirip Cumhuriyetin ilanından sonra bunun için ilk adımlarını atarak, havacılığın temelini oluşturmuştur.
Bu temeli oluşturan düşünce; Kurtuluş savaşı döneminde hava araç ve gereçleri, silah ve mühimmat konusunda sıkıntıların yaşanması, bu konuda dışa bağımlı kalmayı Atatürk’ ün Türk vatanına yakıştıramaması ve bunu özgürlüğü kısıtlayıcı bir durum olarak görmesiydi. Atamızın vizyonerliği, önsezisi ve fikir yapısı milli kaynaklarla desteklenen, güçlü ve modern ordu ve teknolojiye sahip, Türk halkına yakışır adımların atılmasını sağlamıştır.
ULU ÖNDER ATATÜRK’ÜN HAVACILIĞA KATKILARI
“Bütün tayyarelerimizin ve motorların memleketimizde yapılması ve hava harp sanayinin bu esasa göre inkişaf ettirilmesi (gelişme göstermesi) icap eder” ve “Yeni Türkiye’nin teminatı, aslında havacılık ilerlemesindedir” sözü havacılığın önemini vurgular niteliktedir.
Havacılıkla ilgili ilk adım, 16 Şubat 1925’ te Türk Tayyare Cemiyeti (1935 yılında THK olarak değiştirildi) kurularak atılmıştır. Bunu takiben ise; 7 Ekim 1925’te TOMTAŞ (Tayyare ve Motor Türk A.Ş.), 23 Nisan 1926’da Tayyare Makinist Mektebi, 6 Ekim 1926’da Kayseri Uçak Fabrikası ve Bakım Onarım Atölyesi, 3 Mayıs 1935’ te Türkkuşu, 20 Mayıs 1933’te 2 yolcu uçağıyla kurulan Devlet Hava Yolları İşletmesi (THY), 10 Temmuz 1936’da İnönü Planör Kampı, 1937’de Etimesgut Motorlu Uçuş Kampı, Şubat 1937’de Nuri Demirağ tarafından Eskişehir uçak fabrikası ve pilot yetiştirmek amacıyla açılan Büyük Gök Okulu olmuştur.
Atatürk’ün ölümünden sonra da çalışmalar durmamış ve 1940 yılında Ankara Etimesgut’ta uçak fabrikası, 1944 yılında uçak motor fabrikası kurulmuştur.
Bu kuruluşlardan en önemlilerinden biri olan Tomtaş uçak fabrikasında; 30 adet Junkers A20 ve 20 Adet F-13 Limousine modeli uçak üretilmiştir.
Daha sonra Millî Savunma Bakanlığı’nın himayesine geçen bu fabrikada, 4 farklı modelde toplam 126 uçak üretilmiştir. Bir diğer önemli kuruluş Türkkuşu’nda, Türk Tayyare Cemiyetine bağlı olarak sivil uçuş eğitimlerinin verilmesi amaçlanmıştır. Bu okul aynı zamanda Sabiha Gökçen’in de planörcülük brövesini aldığı kurumdur.
Havacılıkla ilgili adımlardaki en temel amaç; motorlu, motorsuz hava araçlarını Türk halkına sevdirmek, halkın bu yeniliğe adaptasyonunu sağlamak ve kadın erkek ayrımı yapılmaksızın havacı bir nesil yetiştirmek olmuştur. Bununla Ulu Önder,sadece sanayi ve teknolojik bir değişimi değil, bu değişimle gelecek talepleri, dirençleri ve gelecek neslin ihtiyaçlarını da öngörmüştür.
Atatürk’ün hedeflerine destek amaçlı Nuri Demirağ tarafından açılan uçak fabrikasında ise; 65 adet planör, 10 adet eğitim uçağı, ilk tek motorlu yerli uçak Nu.D-36 ve 1938’de Nu.D-38 adlı çift motorlu altı kişilik yolcu uçağı üretilmiş, ilk uçak siparişi bu uçakla Türk Hava Kurumu’na verilmiştir. Bu uçak hem savaş uçağı hem yolcu uçağı olan, 5500 m yüksekliğe çıkabilen ve saatte 270 km yapabilen çift motorlu bir uçaktır.
Bu uçakların deneme uçuşları için Demirağ, İstanbul Yeşilköy’de Gök Okulu’nu açmıştır. Demirağ tarafından üretilen bu uçaklardan Nu. D-36 test uçuşu inişi sırasında uçağın açılan bir hendeğe düşmesi sonucu, uçağı kullanan Selahattin Reşit Alan vefat etmiş ve bu kazadan sonra THK’nın siparişleri iptal etmesi sonucu dava süreçleri yaşanmış, Demirağ aleyhinde sonuçlanan dava sonucu fabrika ve okulu kapanmıştır. İlerleyen zamanda Gök Okulu’nun olduğu yer Atatürk Havalimanı olmuştur.
Diğer uçak denemeleri ise; Vecihi Hürkuş tarafından yapılan ancak ilgili mercilerden lisans alamayan, motoru Yunan, geri kalanı yerli imalattan oluşanVecihi K-VⅠ tipi uçak ve uçak mühendisi Selahattin Reşit Alan tarafından tasarlanmış MMV-1 eğitim uçağıdır. Vecihi Hürkuş tarafından tasarlanan diğer bir uçak olan XVⅠ, yine ülkemizde lisansını alamadığı için Prag’a götürülüp orada sertifikası alınıp ülkemize getirilen bir diğer uçaktır.
Ancak tüm bu çabalar yine de bu uçakların uçabilmelerini mümkün kılamamıştır. Havacılığa katkıları bulunan diğer kişiler ise; THY’nin kuruluşunda büyük payı olan Fethi Okyar ve THK’nın kuruluşunda önem arz eden Dr. Lütfi Kırdar gibi isimler Türk havacılığının gelişimine büyük katkı sağlayan kişiler olmuşlardır. Türklerin kendi uçağını üretme çabaları ve havacılık alanında yapılan tüm gelişmeler batılıları endişelendirmiş ve yerli spekülatörlerin desteğiyle üretimleri engellemeyi başarmışlar ve uçak üretmektense “Biz hazırını verelim boşuna uğraşmayın” diyerek çabalara taş koymayı başarmışlardır. Dönemin hükümeti hibe almayı kabul edince 1940 yılında tüm havacılık gelişmelerine son verilmiştir. İlerleyen yıllarda da açılan fabrikalar devredilip kapanmaya başlamıştır.
CUMHURIYETİN 100.YILINDA HAVACILIK GELIŞMELERİ
Cumhuriyet’in 100.yılında havacılık ve savunma alanındaki gelişimlerle, geçmişte yarım kalmışlıklar adına büyük başarılara imzalar atılmaya devam ediyor.
Türkiye’yi yeniden zirveye çıkaracak yerli üretim savunma hava araçları arasında; Milli Muharip Uçağı, Bayraktar Kızılelma, Hürjet, Bayraktar TB2 (İHA) -TB3 (SİHA), T129 Atak, T625 Gökbey Helikopteri, Akıncı, Anka, Aksungur, Öncü, Şimşek yer alıyor. Ticari uçuş alanında ise; temelleri 1933 yılında atılan THY, şu an 400’ü aşkın uçağıyla dünya ülkeleriyle yarışarak zirveyi zorluyor ve Türkiye’nin bayrak taşıyıcısı olma gururunu sürdürmeye devam ediyor.
Aynı şekilde ülkemizde yer alan diğer özel hava şirketleri de ülkemize hizmetiyle, uçtukları tüm dünya ülkelerinde ismimizi gururla temsil ediyor ve ülkemizin gelişimine katkı sağlamaya devam ediyorlar.
“Geleceğin en etkili silahı da aracı da hiç kuşkunuz olmasın uçaklardır. Bir gün insanoğlu uçaksız da göklerde yürüyecek, gezegenlere gidecek, belki Ay’dan bize mesajlar yollayacaktır. Bu mucizenin tahakkuku için iki bin yılını beklemeye hacet kalmayacaktır. Gelişen teknoloji bize daha şimdiden bunu müjdeliyor. Bize düşen görev ise Batı’dan bu konuda fazla geri kalmamayı temindir.”
M.Kemal Atatürk.
Ulu Önder Atatürk’ün bize bıraktıklarına minnetimizi sunuyor, Cumhuriyet’in 100.yılında kendisini saygı ve sevgiyle anıyor, hedeflediği yolda atacağımız adımların, vereceğimiz kararların onun yolunda olmasını temenni ediyoruz. Nice özgür, bağımsız ve başarılı yüzyıllara…